15 Temmuz 2010 Perşembe

Hedo Phoenix'de, Kanada Kendini Kaybetti?


Son zamanlar gündem konularından biri Hedo'nun takım değiştirmesi. Efes Pilsen'deki zamanlarından beri Hidayet'i takip ederim. Sacramento'daki saçları gölgeli halinden San Antonio'da oynadığını herkesin unutmasına kadar tüm sezonlar ona dikkat ederim. Ailesi benim memlekette yaşayan Mehmet Okur'a oranla niyeyse ona daha çok dikkat ettim bugüne kadar. Bu arada küçük bir anı bir zamanlar Erdek'te plajda güneşleniyorum önümde dev gibi bir adam sonradan fark ettim o da saçlarına sarı etkiler yaptırmıştı o zamanlar, kankaları ile takılmış plajda pilli teypten müzik dinliyor, Mehmet Okur ehhh bu da tofaşta oynayan herif değil mi diyerek sallamadığım adamdı, hayat işte...

Neyse konumuza dönecek olursak önce bir geçmişe gidelim. Sacramento'da bir dönemler 4 numara olması denenen ve bu yüzden kilo aldırılıp kasa çevriltilen Hedo, yine 4 numara oynaması istenen bir kulübe gitti. O günlerde berbat bir sezon geçirmişti. Açıkçası Christie'nin yedeği kalması kötü bir durumdu ama şutu dengesiz olan genç adamı oynatmıyordu Adelman, bari 4 numara yapalım dediler kariyeri bitiyordu adamın. Divac'ta bırakınca artık anladılar şampiyon olamayacaklarını ve Sacramento'nun bitişi başladı o sıralarda. Durum bu olunca Hedo'da yönünü değiştirdi ve istikrar abidesi Spurs'e gitti.

Avrupa tarzı savunma yapan bir takım olan Spurs, Hedo'ya uygun bir takımdı. İyi bir sezon geçirdi orada fakat sezon sonu salary cap geyiğine Popovic'in istemeye istemeye gönderdiğini söylese de Ginobili tercih edildi ve Hedo'ya yol göründü. Kariyerindeki en iyi kararını vererek, bitmiş bir takıma ama draft ile birlikte Shaq'tan sonra NBA'in en dominant pivotunu almış takıma gitti. Asist ortalaması yükselmeye başlayacaktı ve sayı ortalaması ise bir sezonda 5 sayı yükseldi. Çok iyi pasör olan Hedo artık bu yönünü gösterebileceği bir takıma gelmişti. Elinde iyi bir pivot vardı ve paslıyordu. O dönem büyük beklenti ile alınan Nelson kimse ile uyum göstermek istemese de o da daha sonra git gide NBA'in dominant takımlarından biri haline gelecek bu oluşumda yerini aldı. Rashard Lewis'in gelmesi ile birlikte şutörler tamamdı, pivot tamamdı ve Hedo'nun patlama sezonu geldi böylelikle. MIP ödülünü alan en yaşlı oyuncu oldu. Bir sezon sonra da takımını Play-Off finaline taşıyan ana etmendi Hedo. Ama Spurs'te başına gelen yine gelecekti. Takımın buralara gelmesindeki en büyük etmeni, Carter'ı alalım diye gönderdi Orlando ve karşılığında bu sezon Play-Off finali göremeyerek aldı hem de Boston amcaları fena yaptı Orlando'yu. Durumun böyle olmasının nedeni açık ve net, takımda oynayacak oyuncu zaten çoktu, yine oynayan bir adam alıp en iyi oynatanı gönderirsen durum böyle olur. Play-Off ta her daim savunmalar öne çıkar Carter savunmayı en sevmeyen oyuncuların başında geliyordu, eh her takım hata yapar.

Yolculuk artık Toronto'ya göründü. Bana göre yine sağlam hatalarından birini yaptı Hidayet buraya gitmekle. Oyun sistemi olmayan ne yapacağı belirsiz, iddiasız bir takıma gitti. Oysa Portland'ı tercih etse hem oyununa uygun hem de genç ve dinamik bir takıma liderlik edecekti, kaçırdı bu fırsatı. Çok kötü bir sezon geçirdi, yuhalandı ve istenmeyen adam oldu. Sezon bitti Hedo'da doğru bir karar verip ayrıldı takımından. Fakat Amare'nin ayrıldığı, düzgün bir pivotu olmayan, ceza şutlarını çok iyi değerlendiremeyen, koştur babam koştur düzendeki bir takıma gitti Hedo. Açıkçası transferler sonlanmadan kesin bir şeyler söylemek doğru olmaz ama şampiyonluk iddiası olmayan bir takıma gitti. Eğer hızlı oyuna ayak uydurursa belki istatistikleri yükselecektir. Sezon içinde 140'lı sayıları rahat geçen bir takımda istatistik yükseltmek zor değil tabi ama play-off ları düşünüyorsa Phoneix pek de iyi bir karar denemez.

Kanada basınına ve halkına gelince çok fazla ilgili değildim kendileriyle ama South Park ve How I Met Your Mother'da bu adamlarla çok güzel dalga geçiliyordu. Acaba niye diyordum az biraz anladım. Sonuç olarak ellerindekinin kıymetini bilmeden kaybetmekte başarılı bir toplum. Üstüne de hadlerini bilmeden yaptıkları yorumlar ekstra güzelmiş. Güneşi az görünce sanırım zihinsel fonksiyonlar düşüyor, Jerkoglu tabirini kullanabilecek kadar seviyesiz bir toplumu da kaale almak yerine dalga geçmek yöntemini uygulamak eğlenceli olacaktır. Sonuç olarak bu dizileri niye bu kadar çok sevdiğimi tekrar anladım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder