23 Ağustos 2010 Pazartesi

A&A Production


Daha haftaiçinden dün akşamki maç için seyircinin pek fazla ümidi yoktu. Tribünler maça takımdan daha iyi başladı fakat sahadaki oyun, tribünleri ateşlemeye yetmiyordu. Çünkü bu bilet fiyatlarına gelen kişiler biraz da karşılık bekleyen kişiler, ayrıca ultrAslan örgütlenmesinden şikayetçi olan eski taraftarlar da artık yok.

Son zamanlarda alışıldık şekilde, her an ne zaman gol yenir beklentileri içindeyken Bursaspor'un golü geldi. Uzun zamandır ilk geldiği performansından çok çok uzaklarında olan Hakan Balta, dün akşam da kanadının Volkan tarafından otobana çevirilmesine göz yumdu. İsabetli pas oranı da iyice düşen Hakan 5 metredeki takım arkadaşına pas veremez duruma gelmiş. Açtığı ortalarsa berbat ötesi durumda. Hakan Balta bu takımda oynamayı artık hak etmiyor.

İsim isim saymak yine mantıklı olmayacaktır. Nedeni belirsiz küskün Arda, bu takımda ne işi var Ayhan ve bunun gibi bir çok örnek uzar gider. Taraftar artık enayi yerine koyulduğunu yavaş yavaş anlıyor. Bir anlık yönetim istifa talebinde bulundular ama bu sezon yönetim tarafından bedava kombineleri verilen kişiler tarafından bu çaba engellendi. Fakat artık onlar da bir yerde taraftar olduğunu hatırlayıp en azından Adnan Sezgin'in istifası istendi.

Futboldan anlamadığı tescilli olan Adnan Sezgin'in yaptığı transferler ortadadır. Transfer yapmayıp eldekileri göndermese geçen seneden daha iyi bir takım olabilirdi Galatasaray. En azından istikrardan kaynaklı olarak. Kısa süre içinde bir düzelme gözükmüyor Galatasaray'da. Durumu buraya kadar getirenler bellidir. Biraz gururları olsa düzelme yönünde çabaları olurdu(istifa veya Haldun Üstünel'i geri getirmek gibi). Yoksa yakında tribünlerde daha sık duyulacak Abdul Kader Keita, Shabani Nonda sesleri.

20 Ağustos 2010 Cuma

Ayhan, Rijkaard ve Yönetim


Açıkçası dünkü faciadan dönüş için tek tek isimlere ağza gelen söylemek kolayı olur. Ama sorunun temellerine ve başlıkta bu yıl en çok şaşırdığım kişi veya kişilere değinmek daha mantıklı olacaktır. Maçın başında Galatasaray pek bir iştahlı değildi. İlk 10 dakika tribünden iyi destek geldi ama takım o kadar sıkıcı oynuyor ki, eh zaten o kadar paraya bilet alan adam, bu futbola hiç destek vermez. İlk yarı defansın çok güzel hataları ile goller geldi. Taraftar ilk ciddi protestosunu yaptı ve tüm tribünler alkışlarla takımı protesto ettiler.

İkinci yarı seyirci köstek olmak yerine destek olmak yönünde fikrini değiştirdi. Bütün maç pek koşmayıp yatsa da sonuca direk etki eden Kewell ve ilk yarı tek düzgün iş yapan ve ödül olarak 35. Dakikada çıkarılan Mehmet Batdal'ın yerine giren Baros'un organizasyonları ile goller geldi. Tabi takımı ateşleyen tek unsur seyirci değildi. Öncelikle her atağı frenleyen, sadece sola doğru kat ederek(her seferinde topu kaptırarak) çalım atmaya çalışan, 10 pasından 5 tanesi heba olan Serdar Özkan'ın oyundan çıkması ile takım silkindi ve golleri buldu.

Şimdi anlamadığım yerlere gelmek istiyorum. Dün Arda ortada oynatıldı yine ve Arda oynamadı. Geçen yıl gözden çıkarılan Ayhan bu yıl niye her maç 90 dakika oynuyor? Keita'yı gönderip yerine Serdar Özkan'ı almak nasıl bir dehadır? Hakan Balta bitmiş, bu oyuncuları takip eden bu düşüşlerini inceleyen, yerine göre ceza vermesi gereken kişiler kimdir? Serkan bu kadar hazırken(girdiği andan itibaren kanadı otobana çevirdi) bekler sakat ve formsuzken niye yedek bırakılır? Ali Turan iyi bir stoper olduğu için alındı. Daha ne kadar sağ bek oynatılarak adamın kariyerini bitirme çabalarında bulunacaklar?

Sonuç olarak Galatasaray çok kaliteli bir takım değil. Kaliteli oyuncularını da satmak için müthiş bir çabası var. Rijkaard en düşük futbol bilgisi olan kişilerin yapmayacağı hataları yapıyor veya yaptırılıyor. Haldun Üstünel'in takıma kattığı havayı yok etmek için her şey yapılıyor. Ben artık Galatasaray'ı yönetenlerin bu renklere olan bağlılıklarına inanmıyorum.

19 Ağustos 2010 Perşembe

Maç Öncesi : Galatasaray - Karpaty Lviv


Haftasonu Sivas karşısında alınan mağlubiyet ve kötü oyun sezon öncesi taraftarlarda umutsuzluk yarattı. Aslında geçen yıldan sonra doğru düzgün transfer takviyesi yapılmamış takımdan ne gibi bir patlama beklenebilirdi. Geçen yıl takımı sürükleyen adamlar Baros, Arda, Kewell ve Keita idi. Bunlardan herhangi bir tanesi oynamadığında denge kötü yönde bozuluyordu. Uzun süre Baros ve Kewell sakat kalınca berbat bir sezon geçirdik.

Bu akşama gelirsek Baros takıma dönecek gibi duruyor ama çok uzun süredir maç temposundan uzak. Vücudundaki kas yapısında bile gerileme gözüküyor. Gücünü toplaması için daha zaman var. Kewell bugün kendi pozisyonuna geçtiğinde daha başarılı olacaktır. Fakat unutmamak lazım onun da gücü 50-60 dakika sürüyor tüm maçı kaldıramıyor.

Bunların üstüne Pino'dan sonra Cana'nın da sakatlık haberi geldi. Yapılacak 5 transferden 2'si bu oyuncular ama ikisi de sakat. Diğer 3 transferi de 5 tane yabancı transferi yapacağız ama bu sezon yapacağız demedik biz diyerek yönetim yine bizi salak yerine koyabilir, dikkat edin biz zaten öyle anlamamıştık kozunuzu tutun.

Son olarak Ali Turan'dan yine zorlama bir sağ bek maçı izleyeceğiz. Serkan Kurtuluş zaten yedeğin yedeğinin yedeği olmak için tutuluyor kadroda. Karpaty Lviv'i 1 veya 2 farkla yeneriz diye düşünüyorum. Tabi klasik Slav takımları gibi değil de geri düştüğünde haldır haldır saldıran bir takımsa yine göz boyayıcı fark bulmak mümkün.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Büyüksün ntvspor


Son zamanlarda kaliteden iyice düşen ntv ailesinin yegane spor kanalının içerik ve güncellemekten uzak sitesinin bugün denk geldiğim olayı. Artık fotoğrafları editlemek de zor gelir olmuş. Resime tıkladığınızda daha açıklayıcı olacaktır.

Zaten tüm olaylarını para kazanmaya çevirmiş durumdalar bunlara pek takılmıyorlardır artık.

Haberin linki(düzelir mi bilemem):

http://www.ntvspor.net/haber/trabzonspor/21718/34-yil-sonra-yine-liverpool

17 Ağustos 2010 Salı

İyi Adam, Kötü Adam


Açıkçası 2003'te şampiyonluk kazandıktan sonra Serdar Bilgili'nin başkanlıktan düşürülüşü ve Yıldırım Demirören'in başkan olması ile değişik bir profil çizmeye başladı Beşiktaş. Yıllar geçtikçe aradaki tek şampiyonluk sayılmazsa, zaman geçtikçe başkan ile taraftarın arası artık berbat bir hal aldı. "Yeter Demirören!, Başkan olsana, başkan olsana, Gaziantep'e başkan olsana!" gibi yaratıcı tezahuratlar türettiler.

Mustafa Denizli ile gelen şampiyonluk ile ara biraz yumuşar gibi oldu ama geçen sezon gelen 4.'lükten sonra Denizli de görevini bıraktı. Bu sezon ne olduysa bilinmez Beşiktaş'a bir haller oldu. Tabata'ya 8 milyon € veren kulüp daha ucuza Querasma'yı, bedelsiz olarak Guti'yi takıma kattı. Hilbert transferi yapıldı ama iyi bir oyuncu olduğu bilinse de yetersiz görülür hale geldi. Geçen yıl çok iyi bir savunma sistemine sahip olan takım, üstüne hücum gücü yüksek kalite oyuncularla daha iyi hale getirildi. Bu değişimin başına da Schuster'i getirdiler. Nerden nereye durumu söz konusu hale geldi.

Geçen yıl Galatasaray'ın Haldun Üstünel'in becerileri ile kurduğu takım sakatlıklarla yıkılmıştı. Çünkü Türkiye liginde hakemler yıldız oyuncu kollamaz, büyük takımın kaliteli oyuncularına Anadolu takımlarının yiğit kasapları sezonu bitirtmez. Bu yıl için ligde kaliteli futbol oynama şansı olan tek takım Beşiktaş. Futbolu seven kişiler için büyük bir fırsat, fakat şartlar neyi gösterir bilinmez. Son merak ettiğim şimdi Yıldırım Demirören iyi adam mı, yoksa kötü adam mı?

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Bu Sefer Bozuk Olan Neydi?


Evet son yıllarda Sivas'ta genelde zemin bozukken maç yapılırdı. Galatasaray'ın teknik kapasitesi yüksek oyuncuları bu ağır zeminlerde oynayamadığından, takım galip gelemezdi. Bu yıl yönetimin morali bozuktur eminim çünkü maç yaz mevsimine denk gelmişti. Galatasaray'ın son 2 yıldır gösterdiği berbat performansı nasıl örteceklerdi. Belki de yarattıkları takım ve bu hale getirdikleri futbol onları şaşırtır ve galibiyeti getirirdi.

Ama olmadı. İlk dakikalarda Arda'nın çok güzel çizgi ortasına arka direklerin Capone'den sonra gelen adamı Mustafa Sarp golü attı. Galatasaray maça hızlı başlamıştı, golü çabuk buldu. Ortalık şen şakrak gibi göründü fakat uzun sürmedi. Galatasray'da takım olgusu yok. Akıcı futbol yok. Mücadeleci orta saha yaratmak isteniyor ama daha hazır olmayan Cana, geçen yıl yedekken bu yıl kralsın be oğlum denen Ayhan ve bunun yanında yetenekleri kısıtlı Mustafa Sarp orta saha 3'lüsünü oluşturdu. Yine Rijkaard forveti varken forvet oynayamayan, rakip defans tarafından dövülen Kewell'ı dayak yemeye çıkardı sahaya.

Sağ bek oynamayı bilmeyen ve beceremediği için morali bozulan Ali Turan'ın hatası ile ilk gol geldi. Servet'in arkasındaki adamı unutup baskı yapmaya gittiği Ceyhun'un ara pasından sonra düzgün bir vuruşla 2. golü geldi Sivas'ın.

Açıkça görülüyor ki rahat bir sezon olmayacak gibi. Kötü başlayan sonra toparlanır gibi avuntuların içindeyiz. Galatasaray şampiyon olduğu sezonlara kötü mü başlamıştı? Galatasaray'da değişim şarttır. Değişmesi gerekenler bilinmektedir, değişmezse rezalet kaçınılmazdır.

13 Ağustos 2010 Cuma

Enayi Miyiz? - Evet!


Haftasonu ligimiz açılışını yapıyor. Cumartesi ilk maç Sivasspor ile olacak. Sezon ise OFK Belgrad maçı ile açıldı. Takımın durumunun yetersiz olduğu gayet açığa çıktı. Peki eksikler belli, yapılması gerekenler belli, taraftar yine istenilen desteği gösteriyor fakat sonuç nedir? Taraftarın yönetim tarafından kandırılmasıdır.

Öncelikle Galatasaray taraftarı ultrAslan organizasyonunda Alpaslan Dikmen'in vefatı ile eski kültürel ve öncü özelliğini kaybetmiş, git gide daha kötüye giden bir tribün, tezahuratları dibe vurmuş ve ateşleyicilikten uzak bir hale geldi. Takımda kötü maçlar çıkarsa bile genç yaşta kaptan yapılmış, gücünü taraftarın sevgisinden alan bir adamı yönetimin etkisiyle yuhalayan bir topluluk ortaya çıkmıştır. Galatasaray'da kaptanlık yapan kimse yuhalanamaz. Bunu yapan Galatasaraylı değildir, yaptıranlarsa, zaten bizi enayi yerine koyduranlardır.

5 yabancı transferi yapacağız denildi. Taraftar bu şekilde oyalandı, idare edildi ve planlanan olay şuydu muhtemelen "Lig başlasın, konuları değiştirir, sözümüzü unuttururuz". 2 tane yabancı transferi yapıldı. Bunlardan biri çıt kırıldım bir oyuncu ve sakatlandı. Daha 2 maç oynamadan, 1.5 ay yok. Cana hala tam hazır değil ciddi maçlarda izlemek gerekiyor. Şimdi de 1-2 transfer daha yapılacak deniyor.

Nerede 5 transfer? Nerede dünya çapında yıldızlar? Nerede sportif başarı? Turuncuyu kıvırdın giydirdin, mora hikaye uydurdun giydirdin, şimdi üstüne bir de pembeleri giydirdin. Zaten yıllardır problemli sağlık ekibini değiştirdin diye Messi'yi almış kadar medyaya gaz verdin. Evet sayın Galatasaray Yönetimi tüm dünyaya kanıtladınız.

Galatasaraylılar hakkını aramayan, kulübünü yönetenler tarafından enayi yerine koyulan insanlar mıdır?

-EVET!

12 Ağustos 2010 Perşembe

Bu Milli Takım İş Yapar Mı?


Guus Hiddink'in başa geçmesi ile artık vizyonu daha geniş bir vizyonu olan takım haline geldik diye düşünüyorum. Onunla beraber 3 maçlık bir turnuva ve dünkü Romanya maçları oynandı. Fatih Terim'in egoları yüzünden gidemediğimiz Dünya Kupası'ndan sonra Avrupa Şampiyonası elemelerinde ülkece sürpriz yaşamak istemeyiz.

Takımın başındaki adam değişti ama takımda hala değişmeyen bazı şeyler gözüme çarptı. Fatih Terim dönemlerinde takımında yedek olamayan Emre'nin sürekli ilk 11'de çıkması anormal bir durumdu. Bunun gibi olaylara rastlamayız diyorduk ama dün için yine Kazım takıma çağırılmıştı. Yine fenerbahçeden gittiğinden beri İngiltere'de dikiş tutturamayan Tuncay eksiksiz bu takıma çağırılıyor ve illa ki oyuna giriyor.

Özellikle anlamadığım unsurlardan biri forvet olmayan Tuncay'ı niye forvet oynatmaya çalışıyorlar? Kazım gibi disiplinsiz ve laubali bir oyuncu niye bu milli takımda oynuyor? Sanırım Türk oyuncularda forvetler bitti. Takımın tamamını Guus Hiddink mi oluşturuyor, yoksa ona karışanlar var mı? Dün akşamki maça da bakınca yine takım oyunu göremedik. Hakemin yalandan penaltısı olmasa o maç 0-0 dan başka skorla biter miydi?

Sonuç olarak akşamki takım, yeni ve genç antrenörü olan Romanya'ya karşı bile pek bir üstünlük kuramadı. 2-0'lık galibiyet bence yanıltıcıdır. Takımda hala Guus Hiddink havası gözükmemekte. Beklemeye devam etmekten başka yapılacak birşey yok.

6 Ağustos 2010 Cuma

Sürpriz Olmadı


Açıkçası Galatasaray'ın OFK ile stres yaşaması bile kötü bir olaydı. Hiç dengi olmayan bir takımı kendi sahasında yenememiş ve tur şansından emin olamamıştı. Rijkaard bu sefer ne iş yaptığı belirsiz Barış yerine yeni transfer Cana'ya şans verdi. Karşılığını da aldı. Açıkçası orta sahada iyi basan ve ileriye dönük pas yapabilen bir oyuncu gerekliydi. Fakat buna rağmen ilk yarıyı rahat kapatamadı Galatasaray. İkinci yarı rakip 10 kişi kalmasa yine rahat bir maç olmayacağı muhtemeldi.

Rijkaard'ın tercihlerine yine mantık erdiremedim. Serdar Özkan'a olan ısrarı nedendir bilinmez. Aydın'a yaptığını ona da yapacaksa riske girmeden yapsa iyi olur. Çünkü bu adam şu anki görünümü ile bu takımda oynamayı hak etmiyor. Kewell'ı niye forvet yaptı onu da anlamadım. Elinde tek forvet var ama onu oynatmak yerine takımın her yerinde oynayan Kewell'ı forvet deniyor. Rakip güçlü bir rakip değil Mustafa Sarp, Ayhan ve Cana'yı aynı anda niye oynatıyorsun Rijkaard neyden korkuyorsun ben anlamıyorum, anlayanlar bir el atın.

Son olarak Aykut'a parantez açmak istiyorum. Ben yıllardır Aykut'u beğenirim, iyi kalecidir diye de ısrar ederim. Fakat her sezon başı Aykut'a çok az şans verilir. Sonra 100 tane kaleci transferi dedikodusu medyada çıkar. Mondragondan beri yalandan kaleciler alınır önüne geçirilir Aykut'un. Sonra da kritik birkaç maça kaleye konur hata yaptı diye bu kaleci ile olur mu, Aykut kaleyi hak etmiyor ve benzeri zırvalar döner durur. Kalecinin maç tecrübesine ihtiyacı vardır. İyi kaleci çok fazla maçta oynayarak kendini gösterir. Serpiştirme maçlarla kaleciden kalite beklenemez. Umarım Rijkaard, en azından bu konuda ısrarcı olur ve Aykut'u Türk kaleciliğine kazandırmayı başarır.

5 Ağustos 2010 Perşembe

Beklenmeyen Birşey Olmadı


Geçen hafta futbolun adil olmadığını ve 7-8 gol atma fırsatı bulan takımın çok zor 2 gol atabildiğinin bahsi geçmişti. Hak ettikleri bir fark vardı ama becerememişlerdi. Top yuvarlaktı ve futbol adil değildi, avantajlarını kaybederek Türkiye'ye geleceklerdi.

Açıkçası herkes fenerbahçe karşıtı olduğum görüşünde olabilir ama ben özellikle futbol katliamının karşısındayım. Zico'yu gönderdiğinden beri fenerbahçe futbol oynamıyor. Kötü bir takım, güçlü bir başkanları var. Başkanın gücü onu Türkiye'de başarıya sürükleyebiliyor ama Avrupa'da işler değişiyor. Dikkat edin bu formayı üstüne geçiren oyuncu direkt karakter olarak değişiyor. Nedendir bilinmez futbolcuyuz, profesyoneliz diyorlar ama hiç inandırıcı gelmiyor. Yapılan her faulden sonra hakeme birşeyler söyleme ihtiyacı, yaptıkları her faulden sonra bile hakeme birşeyler söyleme ihtiyacı nereden geliyor bilinmez. Tüm maçlarda rakibe kontrolsüz girerler, tüm maç hakemlere isyan ederler, rakip takımların genelde hep antipatisini kazanır bu takım.

Son yaptıkları 3 maçta 3 kırmızı kart görmeleri tesadüf değildir. Aykut hocaya yazık olacaktır ve maşa olarak kullanılmaktadır. Oyuncuların çoğunun ona saygısı yok ve olmayacak. Bu kadar para kazanırken ve bu formanın psikolojisine girmişken bu oyuncularla baş etmek artık normal şartlar altında mümkün değildir.

Türkiye liginde yine birşeyler başarabilir bu takım. Galatasaray'ı yine yenebilir. Ama bunun haricinden kötü futbol ve kalitesiz, sevilmeyen bir camia olarak bu sezonu da götürecekleri şimdiden belli.

3 Ağustos 2010 Salı

Galatasaray'a Önce Tasarımcı Lazım


Açıkçası yıllardır üstünde konuştuğum, sürekli şikayet ettiğim bir konudur. Galatasaray tasarım konusunda yıllardır berbat bir haldedir bu yıl da pek gelişim gösterememiştir. Malum çıkartılan formaların halinden bu yorumu yapmak iyice kolaylaştı.

Son 3 yıldır Galatasaray başta forma tasarımı olmak üzere, renk seçimleri ve alternatif ürün oluşturmakta felaket kötü bir takım. Taraftar herşeye rağmen ürünleri satın alıyor, takıma katkım olsun diyor ama yine de sevdiği bir kıyafet olarak giyemiyor aldıklarını. Ancak maçtan maça. Çünkü ürünlerin büyük bölümünde zevksizlik, bilgisizlik ve beceriksizlik ben burdayım diyor.

Son olarak yeni sezon kombine kartları ile tavan yaptı bu olay. Eski Açık Tribünü(Yeni ismi ile kale arkası kapalı) kombinelerine doğru düzgün bakan oldu mu? Öncelikle ön yüzündeki yazıların kaymış olması ve simetriklikten uzak duruşu. Daha sonra ve en bariz bir hata arka taraftaki sarı kırmızı. Galatasaray'ın resmi renklerini kombine kartta göremiyorsunuz maalesef. Onun yerine baskı makinesinin kalitesizliği yüzünden, kırmızıdan daha ziyade kahverengiye yakın bir kırmızı ve yine Galatasaray'a ait olmayan, sarıya benzer bir renk söz konusu. Bu kabul edilemez bir rezalettir.

Bu kadar büyük bir camia, bu kadar büyük bir kulüp bu kadar ufak tefek acizlikleri niye yaşıyor? Acaba tanıdık usulü adamlar mı çalışıyor bu kulüpte? Orta seviye bir tasarımcı bile bunlardan çok iyisini yapabilir. Galatasaray Store'a gittiğinizde göze hoş gelen ancak bir kaç tasarımla karşılaşabilirsiniz. Fakat onlarda 90 liradan aşağıya olmadığı için almazsınız.

Bu kulüp kalkınacaksa, bu kulüp dünya standartlarına gelecekse, bu kulüp; "biz ürün satışında şöyleyiz böyleyiz" deme hakkını kendinde görecekse, bunu taraftarı ile değil ona sundukları ile yapmalıdır. Yeter artık bu taraftarla bu kadar dalga geçtiğiniz...