27 Ağustos 2015 Perşembe

Küçük Bir Selanik Turu


Hayatımız spordan ibaret değil ya! Biraz da gezelim, görelim, anlatalım, bilgilendirelim, topluma hizmet edelim.Geçtiğimiz hafta sonu 2 gün için Selanik ziyareti yaptım. Bugüne kadar yurt dışı seyahatlerimin aksine bir çılgınlık yapıp, sınır kapılarında ne olur ne biter, otobüsle gidiş gelişler nasıldır diye merak ettim, etmesem de olurmuş.

Yolculuk Cuma akşamı 21.00'da Esenler Otogarından Alpar Turizm'in Setra otobüsüyle başladı ve akşam trafiğine kontrolsüz girişimizle devam etti. Normalde 2.5 saatte planlanan gümrük kapısına gidiş 4.5 saat sürdü. İstanbul'dan akşam akşam öyle kolay ayrılamazsın tabi. Mesafe problem değil de otobüsle gümrük geçmek tam bir işkence maalesef. Herkes sırayla otobüsten inip, çıkış mührü vurduruyor ki burada da maalesef firma personelleri çok yardımcı değiller. Herkesin her gün sınır geçtiğini düşünüyor olabilirler. Neyse ülkeden çıkışımızı yaptık ve filmlerde gördüğümüz sahne olan tarafsız bölgede iki bayrağın, iki ülkenin askerlerinin karşılıklı beklediği yerden geçiş herkesin en azından bir kez görmesi gerekir. Sırf bu yüzden bir kez karadan Yunanistan'a gidilebilir.

Yunanistan tarafına girişimiz de parmak izi onaylamaları sebebiyle uzun sürünce 2.30'da Yunanistan'a ancak girebildik. Selanik'e varış da sabah 8'de oldu. Çılgınlık mı, evet! Selanik internetten bakınca 340.000 nüfuslu, bizim şartları düşününce küçük bir şehir olmalıydı fakat kesinlikle değil. Tarihi kısım ve yeni kısım olarak 2 bölüm olarak düşünülebilir. Turist olduğumuz için şehrin eskiden Surlarının iç kısmında kalan kısmında kaldık, gezdik, gördük.

Şehrin büyüklüğü yüksek kesimlere çıkılınca daha iyi anlaşılıyor. Gitmeden yaptığımız araştırmalar ve elimizdeki 2 günü düşününce kısıtlı şartları olabildiğince verimli kullanmaya çalıştık. Sabah 9'da şansımızı denemek için rezervasyon yaptığımız Pella Hotel'e gittik ve erken giriş yapabilme ihtimalimizi sorduk. Olumlu yaklaştılar ve normalde 14.00 olan giriş saatini 5 saat öne çekerek dinlenme fırsatı bulduk. 2 kişilik oda için gecelik 36€ ödedik. Oda temizdi ve fiyatına oranla gayet güzeldi. İnternet bağlantısı ise bir çok 5 yıldızlı otele taş çıkartır.

Egnatia Caddesi şehrin belki de en merkezi caddesi. Bu caddeden Kamara(Bildiğin Kemer) tarafına geçtikten sonra yukarıya doğru çıktık. Hemen karşımıza çıkan Rotunda'ya 5 dakika ayrılabilir. Sonrasında ise yukarıya doğru 10 dakika devam ettiğinizde Konsoloslukla bitişik olan Atamızın evine geliyoruz. 3 Katlı evde sergilenen eşya sayısı çok az şehirde en çok Türk'e rastladığımız yer burası. İçeriye girmek için konsolosluğun zilini çalmak gerekiyor sonrasında ise ziyaretçi defterine isim yazıp evi gezebiliyorsunuz.


Atatürk'ün evinden sonra yukarıya doğru yürümeye devam ederseniz biraz yokuş ama kesinlikle değecektir. Osmanlı
 döneminden kalma evleri ve tarihi bir mahalleyi gezme şansınız olacaktır. Ben yorulmam yürürüm derseniz şehrin surlarını paralel takip ederek şehrin en yüksek noktalarından birine çıkabilirsiniz. Güzel bir rock bar dikkat çekiyor, dinlenmek için ideal. Sonrasında ise Selanik ayaklarınızın altında.

Şehrin gezilebilir yerleri için yürümek yeterli ama bizim gibi günde 20 Km yürürüm demiyorsanız tatil sürenizi uzatmanız gerekiyor. Sonraki durağımız White Tower oldu. Şehrin simgesi olan kule Bizans zamanında yapılmış. Osmanlı'dan şehir alındığında(Aslında 25.000 kişilik ordu ateş etmeden şehri teslim etmiş) Yunan arkadaşlar boyamışlar. White Tower ile Limani arasındaki bölüm gerçekten Kordon'a benziyor. Yan yana bir çok Cafe ve Bar dizilmiş durumda. Limani akşamları özellikle bizim Caddebostan kıvamına geliyor. White Tower tarafları azıcık daha kötü gözüktü gözümüze akşamları.

Şehrin gece eğlencesi Ladadika denen bölümde toplanmış. Tavernalarda, Barlarda, Club tarzı yerlerden de burada bulabilirsiniz. Gece hayatı çok aksiyonlu gözükmedi sebebi yaz mevsiminde gece hayatı seven insanların daha çok sahil kasabalarına akın etmeleriymiş. Dogs diye bir mekana denk geldik gayet iyi duruyor. Çok pahalı gibi gözükse de bir bira 6€. Euronun alıp başını gitmesi adamların suçu değil tabi.


Deniz ürünleri ve Ouzo denenmesi gereken şeyler. Kahvaltı kültürü yok, hamur işleriyle kahve veya sandviçe talim durumu var. Yunan usulü Kalamarı kesinlikle deneyin. Şehir içi taşıma taksi ve otobüsten ibaret. Tarihi bölüm dediğim bölge yürünerek gezilebilir fakat Kamara'yı geçip giderim diyorsanız vasıta kullanmak gerekli.

Pazar günü dükkanların büyük bölümü kapalı, yeme-içme yerleri dahil. Cafe-Bar'lar ve Aristoteles Meydanı ise Pazar günü dükkanların açık olduğu tek yer. Hediyelik eşya için tek yere gitmeyin fiyatlar aşağı yukarı aynıdır demeyin. Aynı magnet 1 yerde 1.5€ iken 50 metre ileridi 3€ olabiliyor.

Özetle gidilmesi, gezilmesi, görülmesi gereken bir yer diyebilirim. 3 günlük bir seyahat yeterli olur diye düşünüyorum. Kendi aracınızla 5-6 saatte alabilirsiniz yolu. Otobanlarda OGS, HGS gibi aksiyonlar yok, nakit çalışıyorlar. Yol üzerinde gördüğüm Kavala'nın şehir olarak gözüme daha güzel geldiğini de söylemem gerek. Selanik ile arası 160 KM. Şehir pahalı değil € pahalı. Ekonomik krizden bunalmışlık falan yok, bizle kıyaslarsak adamlar gayet rahat ve mutlular.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder